Sayın Dursun Özbek’e Açık Mektup

GALATASARAY Spor Kulübü ve Bağlı Ortaklıkları KONSOLİDE

2016 yılı dönem zararı                      185 milyon TL ( 50 milyon Euro)   kur 3.7

Yeni yıla iki hafta kala, 14 Aralık 2016 tarihinde İstanbul Dedeman Otel’de Galatasaray SK Divan Kurulu toplantısı;

Başkan Dursun Özbek diyor ki:  “2017 yılı proje realizasyonları sayesinde PARLAK olacak

2017 yılı dönem zararı                      426 milyon TL ( 94 milyon Euro )   kur 4,51

Pandemi, global kriz, enflasyon, kur riski gibi arızalardan uzak 2017 yılı parlak olmak şöyle dursun, tarihin en karanlık mali sonuçlarıyla sona eriyor. Gerçekleşen proje yok ve hizmet dönemi tek taraflı alınan erken seçim kararına istinaden üyeler tarafından seçim sandıklarında sona erdiriliyor.

Dört buçuk yıl sonra bu mektup kaleme alınıyor, mecburen.  Mecburiyetten…

Sayın Dursun Özbek, Sevgili Dursun ağabey,

Öncelikle umarım iyisinizdir, adaylığınız hayırlı uğurlu olsun diyebilmek için anlamak istediklerim var, henüz aydınlanamadım o yüzden yazıyorum size…

Galatasaray Spor Kulübünü iki yıllığına yönetmek üzere iki adaylı bir seçimde yarıştığınıza göre teorik olarak %50 ihtimalle kazanacaksınız.

Bana kalsa geçmiş performansınız ve yanlış kararlarla Galatasaray’a kaybettirdikleriniz düşünüldüğünde %5 ihtimal bile riske edilemez.

Bu durumda tekerlek kırılmadan bazı şeylerin netleştirilmesi Galatasaray için faydalı olacaktır.  Doğru sorular sorulmadığı için kendinizi ifade edememiş de olabilirsiniz, bu durum da size fayda sunmuş oluruz.

İkinci başkanınız Sn. Metin Öztürk listesiyle başkan adayı iken ve henüz listesini dağıtıp sizinle koalisyon kurmazdan evvel 30 Nisan 2022’de yarışacak iki adaya 21 soru sormuştum, bunları da boş vaktinizde okursanız son iki gün basın temaslarınıza renk katabilirsiniz.

Müsaadenizle başlayalım.

Takip ettiğim kadarıyla, Bankalar birliği ile yapılan borç yapılandırma anlaşmasından çok şikayetçisiniz.  “Gelirler konsorsiyum lideri bankada toplanıyor, ödemeleri bile onlar dağıtıyor, nakit akışımız başkalarının elinde, bu kabul edilir şey mi?” diye sorup isyan ediyorsunuz.

Yalnız bu anlaşmadan önce de Galatasaray Spor Kulübü ve bağlı kuruluşları banka faizinin gölgesinde faaliyetlerini sürdürüyordu.

Önce bankalar, sonra factoring şirketleri kaynak aktarmasa lisans alamazdık, takım kuramazdık, sahaya çıkamazdık.

Unutmuş olamazsınız.

Bizlere yıllar yılı faaliyet zararı sizin de içinde bulunduğunuz yönetimler tarafından kader olarak anlatıldı, milyonlarca lira zarar gösteren gelir tabloları mütebessim bir ifadeyle üyelere aktarıldı.

Sürekli zarar ederek ayakta kalan, tam bağımsızlığını koruyan bir yapı olabilir mi? Siz iş hayatınızda öyle bir şirket gördünüz mü?

Siz döneminizde faktoring şirketlerine % kaç faizle borçlandığınızı hatırlıyor musunuz??

Bugün bankalar birliği anlaşması TL REF + 1,5 faizle Galatasaray’ın yapılandırdığı 2,2 milyar TL’yi 9 yıla bölmüştür.

Siz bugün şirketlerinize %15,5 – %16 ile Türk Lirası kredi öneren bankalarla hemen anlaşmaz mısınız?

Galatasaray Sportif A.Ş. ayarında yıllarca zarar etmiş, öz kaynakları erimiş, yönetsel istikrarı olmayan, belirsizlikler içinde, profesyonelce yönetilmeyen başka bir şirket aynı koşullarda bir anlaşma yapabilir miydi? Geçtim anlaşmayı, bankalarla masaya oturabilir miydi? 

Resmi enflasyonun %73 olduğu, gayrıresmi enflasyonun hiper sinyaller verdiği dönemde Galatasaray faaliyetinden kâr edebilse ana para borcumuz kendiliğinden erimekte ve değersizleşmektedir. 

Problem sizin de ifade ettiğiniz gibi devasa borcun doğal yansıması büyük faiz yüküdür.

Bunun kabul edilemez olduğunu, boyunduruk altında olduğumuzu söylüyorsunuz.

Size aynen katılıyorum.

Bu borcun ortadan kaldırılması ve beyaz bir sayfa açılması gerektiğini söylüyorsunuz.  Hiçbir makroekonomi teorisine sığmayan politika faizi sürdürülemeyeceği ve önümüzdeki yıllarda faiz yükü artacağı için onda da hemfikirim.

Ama bu sıkıntılı manzarada payınızı anlatmıyorsunuz, üstlendiğiniz rolü unutmuş gibi davranıyorsunuz.  Herkesin de aynı şuursuzlukla unutmasını bekliyorsunuz, kusura bakmayın ama unutkan insanlardan ve hesap vermeyi sevmeyenlerden iyi yönetici olmaz.

Şimdi siz faiziyle birlikte 2,6 milyar TL borcu kapatıp bankalar birliği anlaşmasından çıkacağınızı iddia etmektesiniz.  Kulağa hoş geliyor doğrusu, buna itiraz edemiyorum ve isterim ki teoride sizin işinizi kolaylaştırayım, yolunuzu açayım.

Diyelim ki yarın sabah bu devasa borç kendiliğinden yok oldu, mucize kabilinden bir kuruş finansal borcumuz kalmadı.

Finansal borcu olmayan ama idari / hukuki yükümlülükleri ve sportif hedefleri olan Galatasaray SPOR kulübünü nasıl yöneteceğinizi anlatmayı düşünür müsünüz?

Nakit akışı problemli olduğu için bu biraz zor bir soru oldu galiba, size ikinci bir hamle şansı daha vereyim, 1 milyar TL nakit parayı yönetim kurulu masasına bırakıyor ve dilediğiniz gibi kullanma şansı da veriyorum.

Yalnız borcun silinmesinin ve nakit desteğin bir koşulu var.

Önümüzdeki iki yıla dair vizyonunuzu gayrimenkul, arsa, emsal, irtifak, inşaat, m2 kelimelerini kullanmadan anlatmanızı bekliyorum.  Düşler Vadisi’nde villaları yok varsayın, Florya’da dikmeyi hayal ettiğiniz 18 katlı binalar zaten yok. Bakalım Gayrimenkul A.Ş. yönetim kurulu başkanlığına mı adaysınız yoksa Galatasaray SPOR kulübü başkanlığına mı?  Bunu iyice netleştirelim.

Mevcut varlıkları niye yok sayıyorsun kardeşim, öyle iş mi olur?” diyeceksiniz.  Yok saymıyorum ama bu ölçekte bir gayrimenkul geliştirme işinde kamunun / devletin bağımsız değişken rolünü hatırlatmaya çalışıyorum.  RİVA ihalesinde yüksek gelir payı öneren ilk firmanın teminatını yakarak yarıştan çekildiğini, projeyi ikinci firmanın üstlendiğini, burada para kaybettiğimizi (226 milyon TL) hatırlarsınız.

https://businessht.bloomberght.com/piyasalar/haber/1601031-galatasaray-in-riva-ihalesi-imzasiz-kaldi

Hukukun tutarlılık standartlarını yitirdiği, tek imzayla karar alınan, karar alıcıların her an değişebileceği, siyasi iktidarın 2023 ilkbaharında değişme ihtimalinin bulunduğu ortamda nasıl her şeyi Ankara’da “ayarladığınızı” varsayabiliyorsunuz?

Misal, tercih veya zaruret sonucu millet bahçesi saçmalığından vazgeçilir ve ATATÜRK Havalimanı sivil havacılığa kısmen açık tutulursa Florya’da “hauteur” meselesi nereye bağlanır?  15-18 katlı binalar dikilebilir mi?

Sevgili Dursun başkan,

Siz 2015’te göreve geldiğinizde kendinizden önceki üç yıllık toplam dönem zarar 164 milyon Euro idi.

İsviçre’de UEFA karşısına çıktınız. Ceza beklemiyorum dediniz. Galatasaray UEFA müsabakalarından men edildi.

Spor Tahkim Mahkemesi CAS’a başvurdunuz, kaybettiniz.

İş başa düşünce Financial Fair Play ilkelerini mecburen öğrendiniz, bütçe disiplini dediniz.

Taviz verilmeyeceğini anlattınız, yeni gelirler yaratmak için plastik bileklik satmak dahil yaratıcı çözümler buldunuz.

Sizin üç yıllık döneminizin Sportif A.Ş. zararı toplam 147 milyon Euro oldu.

Bu kez rahmetli Mustafa Cengiz İsviçre’de UEFA heyetinin önüne çıktı.

Kulüp üyelerinden gönüllü bir ekip kurmuştu, iyi bir hazırlıkla doğru bir gelecek projeksiyonu sundu.

En az 2 yıl men beklenirken, 4 yıllık bir yapılandırma anlaşmasıyla süreç tamamlandı.

İtirazlar sonucu konu CAS mahkemesine taşındı.

Türkiye’de ilk kez bir spor kulübü CAS davası kazandı.

Sayın Özbek, devraldığınız olumsuz mali sonuçlar size ait değildi ama Galatasaray’ı savunamadınız, ceza aldık.

Sizin döneminize ait ve geride bıraktığınız 147 milyon Euro üç yıllık toplam zararı Mustafa başkan savundu ve netice aldı.

Bu hikayede başarı ve paye rahmetli Mustafa başkana, o dönemki mali profesyonellere ve savunmayı hazırlayan gönüllü ekibe aittir.

Net başarısızlık da maalesef sizindir.  Hem hakkımızı hukukumuzu savunamadığınız için, hem de futbol şirketinin nasıl yönetilmesi gerektiği size anlatıldığı halde ciddiye almadığınız için!

Bankalar Birliği anlaşmasını camiadan gizli saklı yürüttüğü için haklı olarak sorgulanan Mustafa başkan, bugünkü konjonktürde görüyoruz ki o anlaşmayı yapmakla Galatasaray’a son bir hamle şansı vermiş.

Dahası da var üstelik, Florya arazisinin bedeli mukabili yeniden kulübe kazandırılmasını sürekli eleştirdiniz.  Daha hızlı nakit yaratacak Florya’nın devre dışı kalmasıyla proje dengesinin bozulduğunu söylediniz.  “Faizin faizini ödüyoruz, bunlar işi bilmiyor” diye rahmetli Mustafa başkanın, mali işlerden sorumlu başkan yardımcısı Kaan Kançal’ın ve o dönemin yönetim kurulunun epey eleştirildiğini hatırlarsınız.

Görkemli lansman toplantınızda ise Sayın Erden Timur aynen şu ifadeyi kullandı.

“Florya rahmetli Mustafa Cengiz zamanında kulübe yeniden kazandırıldı. Bu çok önemli, şu an o sayede böyle bir varlıkla tekrardan bu işi döndürme noktasındayız”

Sayın Erden Timur’a teşekkür etmek isterim.  Yalnız kulübe katkıları için değil, hakkı hak sahibine teslim etme zarafeti gösterdiği için.

Sanırım aynı vazife hepimize düşüyor.  Yanlışları, eksikleri bir yana, yapılan doğru işlerin bugün etki ve yansımalarını daha net görüyoruz.

Bu vesileyle Sayın Mustafa Cengiz’i bir kez daha rahmetle anıyorum, devraldığı korkunç mali tabloyla mücadele etmek zorunda kaldığını unutamayız.  En azından görüşme masalarındaki mücadelesine hürmet etmeliyiz, geç kalmış bile olsak hakkı sahibine teslim etmek durumundayız.

Sayın Dursun Özbek,

Siz bunları hatırlamıyor gibi davranıyorsunuz.  “Hatalarımdan ders aldım, ben değiştim” üzerine kurduğunuz hikaye tam bu noktada sarsılıyor.  Hangi hatalarınızdan ders aldığınızı çözemediğimiz için bazılarını hatırlatıp size seçenek sunmak durumundayız!

Galatasaray’ın aynı hataları tekrarlamaya mecali kalmamıştır.  Galatasaraylıların hiç kimsenin ders alıp almadığını denetlemeye tahammülü kalmamıştır.

Siz hangi hatalarınızla yüzleştiniz, hangi eksik ve kusurlarınızı gidermeye karar verdiniz?

Mesela;

Uzmanlık alanınız diye anlattığınız emlak projelerinde sonuç alamadığınız ya da bütçe disiplini sağlayamayıp milyonlarca Euro’yu buharlaştırdığınız için mi mahcubiyet duyuyorsunuz?

2021 yılı faaliyet raporunun 215. sayfasından görüleceği üzere kefaletiniz doğrultusunda Kulübümüze 5.704.725 Euro + 1.535.190 TL tutarında borcunuzu ödeyememekten yana mı dertlisiniz?

Kasa kolaylığı diyerek hayatımızı zorlaştırdığınız, kulübe faturalar gönderdiğiniz, seçim kaybettikten sonra yetkisiz borçlandırdığınız kamu yararına dernekten alacağınıza karşı senet-rehin-temlik işleri yaptığınız ve giderken müşteri çeklerini yanınızda götürdüğünüz için mi rahatsızsınız?

Aile fertlerine kulüpte sorumluluk vermiş olmaktan mı, kürsü masuniyetini hiçe sayıp kulüp üyelerini disipline verdiğiniz için mi pişmansınız?

Yönetim kurulu listelerine yanlış isimler aldığınız ya da profesyonellerinizden verim alamayıp sizi hataya sürüklemiş olmalarından mı mutsuzsunuz?

Adnan Oktar’ın eski müridi Bay Fırat Develioğlu’nun çapraşık ilişkileri sayesinde yarışa girmiş olmaktan mı sıkılıyorsunuz?

Allah muhafaza, yaptıklarınız yapacaklarınızın teminatı ise hafızası iyi olan bizlere ne tavsiye edersiniz?

Sorulacak çok şey var ve hepsi çok yorucu, imkan olsa hiçbirini hatırlamasak !

Bu mektubu olmuş bitmiş hatta unutulmuş geçmişi kurcalamak olarak görüp centilmence bulmayanlar, kulp takacaklar olacaktır.

Olası temelsiz iddialara da peşinen cevap vereyim ki seçime iki gün kala boş yere vakit kaybetmeyelim.

Öncelikle yazdığım her şey yaşanmış ve bizlere yansımıştır, anlattıklarım kişilerin doğrudan beyanları ve faaliyet raporlarındaki verilere dayalıdır.  Hiçbir özel, kişisel, sosyal hayata dair detay içermemektedir.  Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında hijyen konulardır

Dahası, Galatasaray Spor Kulübü başkanlığı bir tür kamu hizmetidir.

Seçimle gelir, emanetçi olur ve vekalet üstlenirsiniz.

Vekilsiniz, asillere karşı sorumlusunuz.  Mühür üyelerimizin elindedir, ister verirler ister geri alırlar.

Mesuliyetimiz ise milyonlarca Galatasaraylıya karşıdır.

Alın teriyle elde ettiği kazançtan bir atkı, bir forma, bir bilet alan Galatasaraylıya da borçluyuz.

Kamu hizmetinde geçmiş performansınız sorgulanır.  Ya eleştirilir ya alkışlanır.

Bugün eski bir başbakan 2023 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı olsa geçmiş dönem icraatı sorgulanmayacak mıdır?

Bir sonraki ABD seçimlerinde Donald Trump tekrar aday olsa, seçmen Oval Ofis’te geçirdiği dört yıla bakarak karar vermeyecek midir?

Hafızaların nisyan ile malûl olduğu ön kabulü üzerine ne seçim kampanyası yapılabilir ne muktedir olunabilir.

Bunları hatırlatma sorumluluğu keşke bana düşmeseydi, keşke hafızası yerinde başkaları size nitelikli sorular sorabilseydi, gerçi hepimiz yıllar yılı hafızamıza sahip çıksak bu durumda olur muyduk, o da başka soru…

Denenmişi denemenin bir kolay tarafı, bir de faturası vardır.  Seçimi üyeler yapacak, hür irade ne yönde tecelli ederse kulüp o istikamete dümen kıracak.  Demokrasi işlemeye devam edecek.

Ama siz faturayı Galatasaray’a ödetmek istemiyorsanız, keşke kıdemi tutsaymış da kampanya sözcünüz Sayın Erden Timur başkan adayı olabilseymiş.  En azından icraat yetkinliği ve tutarlılığı konusunda kötü hatıralarla başlamazdık işe… Erden bey’in samimiyetindeki sahicilik bile tutunacak dal olurdu bize, inanın.  Öyle bıkkın ve yorgunuz çünkü.

Size 11 Haziran seçimlerinde tatlı aksaklıklar ve ufak şanssızlıklar, daha sonraki iş & özel hayatınızda sağlık, afiyet, bereketli dönemler ve üstün başarılar diliyorum.

À bientôtj’espère…