Östersunds faciası: Yol kazası mı, mezar kazısı mı?

20 Temmuz 2017 gecesi Galatasaraylılara yaşatılanı özetlemekle başlayalım isterim:
Yaz mevsimi, aylardan temmuz, rakip İsveç’ten adı Östersunds,  nüfusu 50 bin olan kentin 1996’da kurulmuş futbol kulübü, ilk defa Avrupa kupalarına katılma başarısı gösterebilmişler, parçalı forma giyen stoper Maicon’un bonservisi kadar takım bütçeleri var, iki maçta 180 dakika sahadayız ve toplamda 1-3 yenilerek UEFA Avrupa Ligi’nden eleniyoruz !
O üç golden birine imza koyan İngiliz Jamie Hopcutt rakibimize Tadcaster Albion takımından transfer olmuş yani Büyük Britanya 7.liginden..?
Bütçeyi defans oyuncusu Maicon üzerinden mukayese ediyorduk da, biliyor musunuz Sabri Sarıoğlu’nun eski kulübü Galatasaray 6 senede 8 sağ beke net 21 milyon Euro bonservis ödedi.  
Dört tanesini Dursun Özbek getirdi toplamı 9,3 milyon Euro, dört tane de Ünal Bey getirmişti ederi 11,7 milyon Euro.  Yani dert bir değil, dert yeni değil !
Bir yıl süresi kalmış sayıca eksik başarısız yönetim kurulu ile bir yıllık kontratı olan vasat teknik direktörün Galatasaray’ı 3-4 yıl bağlayan yüklü kontratlara imza atması / attırması pek ilgi çekmiyor sanki, yine de şu maliyetlere farklı perspektiften bakmaya gayret edelim.
Bu yaz futbol takımına katılan dört yeni transferimizin (Gomis + Maicon + Belhanda + Mariano) bonservis ve yıllara yayılmış oyuncu alacaklarının toplamı net 66.650.000 Euro..
Bu rakama vergi, puan başı primler, başarı ödülleri, bonuslar, menajerlik komisyonları ve sair ücretler, masraflar dahil değildir.
Sadece %15 stopaj yükünü üstüne koyarsak brüt maliyet 78,4 milyon Euro oluverir.
Hani kimse bize öneride bulunmuyor deniyor ya, bu yönetime “Avrupa’da olduğu gibi vergiyi sporcular ödesin” teklifi yapıldı, “game changer” olacak bu değişikliğe elbette cesaret edilemedi.  Kulüplerin sürekli devletin himmetiyle hiç vergi ödemediğini zannedenler de olabilir, diyelim ki mevzuata hakim değiller, en azından Galatasaray SK Tüzüğünün 154.maddesini okumalarını tavsiye ederim.
http://www.galatasaray.org/s/besinci-kisim-parasal-konular/32
Bu satırların yazarı dahil olmak üzere kur riskinin hedge edilmesi de önerildi, bildiğim kadarıyla bir çalışma yapılmadı.  Euro/TL kuru 25 kuruş artsa sadece yukarıdaki net bütçenin total maliyeti artışı 16,6 milyon TL fatura çıkarır.  Bu rakamı alıp başka yere kanalize etsek, mesela realize olmuş 2016 gider bütçesine göre Erkek Voleybol, Yüzme, Sutopu, Yelken şubelerinin hepsine birden %100 sponsor olursunuz.
Gomis + Maicon + Belhanda + Mariano dörtlüsünün 1 yıllık stopaj yükümlülüğüne, menajerlerine ödenen kontrat başına ortalama %10 menajer komisyonu eklediğimizde 5.873.822 Euro taahhüt altına girmiş oluyoruz.  Bugünkü kurdan ortalama karşılığı 23,847 adet Doğu/Batı üst kombine kart ediyor.  “Transfer yapmazsak kombine satamayız” noktasından hareket edenler bilsinler ki, hesapsız transfer fırtınasının sonucunda tribün gelirinin hatırı sayılır kısmı zaten berhava oluyor.

İddaa oynayanlar dışında pek çok futbolseverin muhtemelen adını ilk kez duyduğu Östersunds’a elenince müstesna Süper Ligimizin İlhan Cavcav sezonuna dönmüş olduk.
Misal; Süper Lig’de 51 puan toplarsak bu dört yeni transfere 1,169,000 Euro net prim ödeyeceğiz.  51 puanla en iyi ihtimal beşinci oluruz muhtemelen ama olsun, kontratları gereği onlar kazanacak ve bu prim miktarına vergi dahil değildir.
Peki bu primi elde etme hedefi oyuncunun şevkini artırır mı? Bu dörtlü her halükarda 2017-2018 sezonunda kaç puan alırsak alalım toplam 11.200.000 Euro net para kazanacak yani söz konusu prim ancak %10 artışa tekabül eder.  Mesela yıllık gelirin 1/3’ü puana bağlı olsa belki etkisi olabilirdi.  Demek ki bu oyuncuları alacaklarının garantilendiği imzalar ertesinde artık para motive etmez, onları jetonlu oyun makinesi gibi değil insan olarak değerlendirmek gerekiyor.
Stratejik planlama, icra yetkinliği ve iletişim becerilerinin ön planda olduğu spor yönetimi aslen duyguları, enerjiyi ve performansı yönlendirebilmektir.  Bugün Galatasaray’da duygular parçalı kemik kırığına dönüşmüş, enerji yerini küskünlüğe bırakmış, performans kabul edilebilir seviyenin çok altına inmiştir.  Yakın geleceğe dönük umut kalmamış, mevcut yönetim döneminde tüm müspet gelişmeler Emlak Konut üzerinden anlatılagelmiştir. Bu yaklaşıma sahip Gayrimenkul A.Ş. yöneticilerinin takımdaki gedikleri menajer tavsiyeleriyle kapatamayacağı ya da sporcuların kafasındaki korku, şüphe ya da belirsizlikleri Florya’da barbekü partisi vererek gideremeyeceği de açıktır.  Maalesef A.Ş. yöneticilerimiz GRC (governance, risk and compliance) konusunda da kötü performans vermişlerdir.
Bu yönetime oy verenler küskün müdür, ibra edenler pişman mıdır, erken seçim opsiyonuna destek / imza vermeyenler memnun mudur bilemem ama iki senedir yaşadıklarımız, yaşayacaklarımızın garantisi gibi göründüğünden vaziyet beni çok endişelendiriyor.   
Gönül isterdi ki, dün 5-0 kazansaydık.. O zaman bu vahim tablo daha az ilgi çekerdi ama yine de geçerli olacaktı.  Ezeli rakibimiz geçen sezon Nisan ayında Olympique Lyon’a elendiğinde, UEFA Kupası görseli eşliğinde #TarihBirKereYazıldı diye aklınca sosyal medyadan ayar veren samimiyetsizlik ve kibir, yeni bir tarihe imza atmış oldu dün gece, tek fark budur.  
Bastırırız parayı, 4-5 uçak daha iner, günlük yaşayan taraftar unutur, her şey yoluna girer” diye düşünenler de olabilir, en azından unutmayanlar olacağını ve her platformda hesap sorulacağını bilsinler.  772 gün önce mazbata almış bu yönetim, tam 24 futbolcu transfer etti, hala yetmedi mi?
SONUÇ:
Mevcut koşullar ve ihtimaller göz önüne alındığında, Yönetim Kurulumuz için görünür en iyi seçenek; Aralık ayından geç olmamak kaydıyla seçimli genel kurul yapılacağını ve yeniden aday olmayacaklarını ilan etmeleri, erken seçime kadar geçen dönemde de Galatasaray Spor Kulübü ve bağlı şirketlerini taahhüde sokacak hiçbir karar vermemeleri, herhangi bir imza atmamalarıdır.
İngiliz atasözünde dediği gibi  “if you are in a hole, stop digging / zaten çukurda isen, kazmaktan vazgeç
Koltuğa yapışma ısrarı ve bu manasız çaba sürecek ise, pek çok insan durumu Galatasaray’ın yakın geleceğinin mezarını kazma kararlılığı olarak algılayacaktır, bu algı kaos ve kargaşayı beraberinde getirir.