Nasıl bir başkan isterim?

Ülkenin en güçlü sivil toplum kuruluşu olabilecek potansiyele sahip Galatasaray Spor Kulübü riyaset makamını işgal eden kişi, hayatı boyunca herhangi bir alanda vasatı aşamamış sıradan biri olabilir mi?

Çok yönlülüğü ve lider karakteriyle ilham veren rahmetli Ali Sami YEN’in yani Reis beyin 111 yıllık hayaline sahip çıkacak 1 numaranın nasıl biri olması gerektiğini düşünürken yazıldı bu satırlar.

Number 1 ASY

Kültür simgesi / Sporun beşiği kulübümüzün yakın geçmişine dair tüm verileri ve yaşadıklarımızı yakından takip etmiş, maddi ve manevi olarak bulunduğumuz noktayı doğru tahlil eden, camiayı-spora yön veren kurumları-medyayı-rekabet koşullarını-ülkenin ve dünyanın şartlarını tanıyan bir Galatasaraylı olsun isterim.

Olimpik ilkeleri özümsemiş; dayanışmanın değerini, takım ruhunun önemini, alın terinin kıymetini, taraftarın ruh halini bilen bir sportmen olsun isterim.

Liyakat ve niteliklerine göre birbirlerini tamamlayacak 15 kişilik yönetim kurulu listesini bizzat kendi belirlesin, tek adamlığa değil takım ruhuna inanan bir lider olsun isterim.

Galatasaray Spor Kulübü’nde seçimlerin kaderini belirledikleri iddiasıyla ortalıkta dolaşan, her seçim sonrası ya kendi yoluna bakan ya da inceden yolunu bulan siyaset esnafıyla yolu asla kesişmesin isterim.

Kısa vadeli kazanç umuduyla, uzun vadeli çıkarları ve müktesep hakları asla riske atmasın isterim.

Kulübümü her yerde, her zaman, herkesin nezdinde iyi temsil etsin hatta başkalarına iyi örnek diye parmakla gösterilsin isterim

Onca branşı, şirketi, projeyi tek başına yönetemeyeceğine göre, emaneti ehline versin isterim.

Delege ettiği sorumlulukları takip etsin, denetlesin, hesap sorsun isterim.

Galatasaray’ın küçülemeyecek kadar büyük, küçültülemeyecek kadar değerli olduğunu adı-soyadı gibi ezberine almış olsun isterim.

Ailesinden intikal serveti ya da bankadaki parasına değil, dünya ölçeğinde sürdürülebilir gelir modelleri kurgulama kapasitesine ve bu amaca uygun deneyimine, ticari ilişkiler kurma becerisine güvensin isterim.

Endüstriyel sporun çok pahalı bir uğraş olduğunun, harcamaların gelirlerden daha hızlı artma riski bulunduğunun, öte yandan salt parayla saadet olamayacağının da farkında olsun isterim.

Sportif başarıları satın almayı değil üretmeyi tercih etsin; bunun da ötesinde hikayesi olan, bu hikayenin çevresinde organizasyonu oluşturan, başarısızlık anlarında bile insanları gurur duyacakları o öykünün parçası yapabilsin isterim.

Dünyanın her yerinde adil rekabet ortamını zehirlediği için kınanmakta olan şike, teşvik primi, doping, ırkçılık, siyasi müdahale gibi eylemlere karşı net ve tutarlı tavır alsın isterim.

Çevresini saran “padişahım çok yaşa” kadrosuyla dünyaya tepeden bakan değil, Galatasaraylılar ile iç içe olan, onların sesini duyan, nabzını tutan ve onlara sahip çıkan mütevazı biri olsun isterim.

Egosunu dizginlemeyi becerebilen olgun bir insan kimliğiyle, başarı anlarında bir adım geri, zor zamanlarda bir adım öne çıksın isterim.

Galatasaraylılara asla yalan söylemeyen, saklaması gereken hassas bilgileri özenle koruyan, çevresindekileri ulaşılabilir hedeflere odaklayan, geniş kitlelere heyecan ve umut aşılayan, kısacası iletişim gücünün farkında olan biri olsun isterim.

Rating kaygısı, cehalet veya kötü niyetten kaynaklanan hırslarıyla, dedikodu şebekesi kuran hatta haysiyet cellatlığına soyunan skor medyasından itinayla uzak dursun isterim.

Demokrasiye, istişareye, şeffaflığa, sporun ruhuna, gönülleri kazanmaya inansın ama kuru gürültüye de pabuç bırakmasın, zorbalık ve baskı karşısında boyun eğmesin isterim.

Kulübün itibarını korumak ve tüm Galatasaraylıları gururlandırmaktan öte bir öncelik düşünmesin isterim.

Seçildiği andan son nefesini verene kadar, hayatındaki en önemli vazife ve payenin kulüp başkanlığı olduğunu bilerek ömrünü sürdürsün ve benden önce Hakk’a yürürse arkasından defalarca “HELAL OLSUN” diyebilmek isterim.