Mühim adamların yalnızca doğum günleri kutlanmalıdır zira artık aramızda olmamaları, bize bıraktıkları mirasın değerini değiştirmez.
İnsanlar nedeniyle çekilmez bir yere dönüşen dünyaya gönderilmiş, hamuruna yıldız tozu karışmış çok özel bir insandı Metin OKTAY. Futbolda efsane olmanın yolu, sadece giydiği formanın sevdalılarını kafeslemek değil, herkesin saygı duyup imrendiği bir sporcu olmaksa eğer, bu memlekette Taçsız Kral tartışmasız 1 numaradır.
Galatasaray sevdasını kitleselleştiren, yokluğu da bildiği için varlığını herkesle paylaşan, tam bir futbol fenomeni ve hakiki bir beyefendidir Metin OKTAY
Ne mutlu bana ki, kendisini canlı izleme şansım oldu. O gün hissettiklerimi paylaşarak noktalayalım yazıyı, hislerimiz, hayranlığımız ve minnettarlığımız bakidir. Onu Galatasaray’a kazandıran Sayın Gündüz KILIÇ’ı da rahmetle analım.
Topa hakimiyeti değil de topla olan aşkı anlatılmayacak güzellikteydi Metin Oktay‘ın, top yavru bir kedi gibi sürekli onun ayaklarının dibinde dolaşmak ister gibiydi, sahanın tamamını görüp en iyi pası, en doğru zamanlamayla atabiliyordu.
Maçın sonlarına doğru bir hücumda Metin OKTAY aniden hareketlendi, yapılan kanat ortasında ayakları toprak sahadan kesildi, havalandı Kral, geçmişte dönmüştü O, biz de büyülenmiştik.
Muhteşem bir voleyle topu ağlara gönderdi ve yere düştü, bir saniyede olmuştu her şey, öğrenciler bağırıyordu “Metin… METİN..METİN”
Sahaya daldık hep birden…
Yerde kalmıştı Kral, zorlukla doğrulurken omzunu tutuyordu, canı yandığı belliydi, o kalabalıkta birimiz sordu diye hatırlıyorum:
“ne gerek vardı be Metin abi, iyi misiniz?”
Bir gol sanatçısını sorgulamamalıydık aslında. Hakikaten de o topa ANCAK öyle vurulurdu.
Yüreğin götürdüğü yere dek yeteneğin ölmediğine o gün emin olmuştuk, KRAL 50 yaşında başardı bunu, o voleyi vurdu, ben 14 yaşındayken seyrettim.