Organize kötülüğün karşısında durabilmek

Galatasaray profesyonel futbol takımının teknik direktörü Sayın Fatih TERİM 5 Eylül 2019 saat 19:05’te ilan edildiği şekliyle Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) tarafından 4 resmi maçtan men edilmiş ve 19.500 TL para cezasına çarptırılmıştır. Cezanın gerekçesi 30 Ağustos 2019’da oynanan Kayserispor maçı ertesindeki “sportmenliğe aykırı açıklamalar” olarak gösterilmiştir.

Bunun üzerine Galatasaray Spor Kulübünün saygıdeğer başkanı cezanın haksız ve adaletsiz olduğuna dair tepki göstermiş, GSTV’de bu yönde açıklamalarda bulunmuştur. Bu tepki Galatasaraylıların çoğu tarafından yetersiz, etkisiz ve söylem olarak dağınık bulunmuş görünüyor, en azından ilk izlenimler bu yönde.

İletişimde amaç, zamanlama, hedef kitle, tonlama, ana mesaj, umulması elde edilen etki ve içinde bulunulan koşulları asla göz ardı etmemek gerekli. TFF bünyesindeki PFDK elindeki talimatlara göre ceza verme yetkisi olan bir kurul, verdiği cezaları sorgulamak, eleştirmek ya da itiraz etmek de ilgili muhatapların hakkıdır.

Tepki gösterirken ilk amaç Fatih hocaya ve Florya’daki ekibine yalnız olmadıklarını hissettirmektir. Sportmenliğe aykırı açıklamalar diye yaftalanan cümlelerin şahsi propaganda ya da gösteri değil, 40 yıllık deneyime binaen Galatasaray camiasına uyarılar olduğu kabul edilmelidir.

Dün gösterilen tepkinin zamanlaması doğrudur eğer önceden bu gibi durumlar için profesyonel hazırlık yapılmışsa elbette? Açıklamanın hedef kitlesi beklendiğinin aksine “asalım keselim yetti artık” diyen ümitsizler değil cezayı verenler ve tarafsız kamuoyudur. Galatasaraylıların zaten %99’u Fatih Terim’in arkasında duracaktır. Biz bize propaganda iletişim değil hamaset olur. Hedeflenenler bu haksızlıktan haberdar olması gerekenlerdir, arka planını bilmeden bu cezanın haklı olduğunu zannedenlerdir. Tonlama ise kör bir öfke, derin üzüntü ya da hayal kırıklığından beslenemez. Öz güven, kararlılık ama hepsinin ötesinde bu tip organize ve profesyonelleşme eğiliminde menfur girişimlere karşı hazırlıklı olunduğu vurgusu içermelidir. Umulan etki ise hedef kitlenin bu organize kötülüğün Galatasaray’ı sendeletmeye yetmeyeceğini, birilerinin afişe olacağını hissetmesi ve kamuoyunda Fatih Terim’e karşı yürütülen hasmane kampanyanın bazı vicdanlarda mahkum edilmesidir. Umulan etkiye ne kadar yaklaşılırsa Fatih Terim arkasındaki gücü hissedecek, üzerindeki yük hafifleyecek, tüm Galatasaraylılar da teskin olacak ve daha soğukkanlı davranacaklardır. Bu tarz bir iletişimde hatırlatmalar, geçmişle karşılaştırmalar, doğru bilgilendirmeler her zaman ana mesajı destekler ve ilgi çeker. İçinde bulunduğumuz koşulların olumsuz, değişken ve kırılgan olduğunu bilerek tedbirli ve tutarlı adımlar iletişimin olmazsa olmazıdır.

Spesifik bir olaya duyulan tepki ya da ceza verenlere cevap verileceğine göre ideali 3 dakika içinde ana mesajı eksiksiz verebilmektir. Birinci kısıt içeriği zamana uydurmaktır, bu yalnız hitabet becerisi ile değil hazırlık ile mümkündür. İkinci kısıt o an akla gelen lüzumsuz detaylar ya da dolgu cümleleriyle dinleyenlerin dikkatini dağıtmaktır. Mesela dünkü stüdyo mesaisinde gazeteci Osman Şenher tek başına dikkat ve gündem dağıtıcı olmuştur, böylesi bir düzenleme bir daha tercih edilmemelidir. Elbette bu açıklamanın da PFDK tarafından mercek altına alınacağı ve soruşturulacağı malumdur. Hatırlanması gereken, kulüp yöneticilerinin hak mahrumiyeti cezası alması hata olabilirken, teknik direktörün sahada ve soyunma odasında bulunmamasının zaaf olduğudur. Tercih nettir, ceza riski varsa yöneticiler üstlenmelidir. İlk yaylım ateşinde cepheye hemen başkomutanın (kulüp başkanının) sürülmesi de isabetsiz olur. Farklı yöntemlerle ortak irade seslendirilmeli, sezon boyunca birbiriyle çelişen demeç ve açıklama asla olmamalıdır. Aynı zamanda PFDK kararına cevaben atılacak ilk adımı dile getirmek de düşünülmelidir.

Pek çok benzeri ve elbet daha iyileri üretilebileceğini bilerek, anlattıklarıma bir örnekle bu yazıyı sonlandırmış olalım. Şöyle bir açıklama/konuşma/iletişim olabilir miydi dün?

“Gönlünden geçenleri gerçek kılmak adına elindeki imkan ya da yetkiyi kötüye kullanmak dahil her şeyi göze alanları görüyor ve ibretle takip ediyoruz. Bunların bazıları yazılı ve görsel basında, bazıları sosyal medya maskesinin altında, kimisi de futbol ekonomisine yön verme iddiasında olanların arasında kendilerine yer bulmuşlardır.

Sayın Fatih TERİM hocamız geçen yıl “organize ancak amatör kötülük” derken hedef aldığı kişiler futbol topunun adaletine sığınmak yerine masa başında kulüplerin kaderine yön vermek isteyenlerdi.   Yine geçen yıl Kulüpler Birliğinin korsan bildirisini kendi aralarında organize eden ama imzalarına sahip çıkamayanlar aynı zihniyetin uzantılarıydı.  GALATASARAY’ı yalnızlaştırınca çaresizlik hissedip oyundan düşeceğimizi ilk kim düşünmüşse, bilsin ki çok kötü fikir ve epey gülünç !

Futbolun paydaşı sıfatıyla, sezonun hemen başında testi kırılmadan uyarmak bize düşer. Yeni göreve gelen Türkiye Futbol Federasyonu kurullarında üzerinde kulüp formasıyla kendi çıkarını ve siyasetini kovalayanlar var ise eğer –ki dileriz yoktur- işte onların Türk futboluna bir faydası olamaz.  Tüm kurullarıyla birlikte TFF yaptığı eylemlerde, yürüttüğü işlemlerde, aldığı kararlarda eşitlik ve tarafsızlığı unutur, çifte standartı kendi normali olarak benimserse oyunun ruhu zedelenir.  Sporseverler üzülür, kırılır, gerilir ve huzursuzluk üreten bir ortam doğar.  Maalesef görünen o ki 2019-2020 sezonunda da bizler bu güzel oyunun keyfini sürmek için UEFA organizasyonlarındaki uluslararası müsabakalarımızı beklemek zorundayız, oysa futboldan keyif almak Süper Ligin paydaşlarının da hakkı olmalıydı.  Bu keyfi ülkemizdeki futbolseverlere çok gören kimselerin varlığına ancak üzülebiliriz.

Fatih Terim (UEFA Champions League Press Conference)

Kime, niye ceza verdiklerini bilenler ya da farkında olmayanlar için biz yine de, yeniden hatırlatalım.

Sayın Fatih TERİM kulübümüze en büyük başarıları yaşatmış, Kulübümüzün asli unsuru, parçası, evladı bir Galatasaraylıdır.  Hocaya yapılan haksızlık ayrı ayrı her birimize yapılmıştır.  Onu itibarsızlaştırabileceğini düşünenler karşılarında hepimizi bulacaktır.  Hocamıza tam saat 19:05’te bir gün gecikmeyle doğum günü hediyesi yerine böyle bir haksız ceza vermeyi düşünenler de olabilir.  Ceza PFDK’nın yetkisinde olmakla birlikte, cezanın ötesindeki 19:05 tercihinin tesadüf olduğuna asla inanmıyoruz, inandığımız bunun kör göze parmak amatör bir küstahlık olduğudur. Fatih hocanın şahsına duyulan husumet ya da elde ettiği başarıların yarattığı kıskançlık ne ölçüsüz cezanın, ne küstahlığın gerekçesi olamaz. Kanunsuz suç ve ceza olamayacağı gibi, kulübe ve kişiye göre katmerlenen ya da hasır altı edilen ceza da olamaz. Ama en üzücü olan, Türk futboluna hizmet etsin diye seçilen ya da atananların Fatih hocanın organize ve giderek profesyonelleşen kötülük tanımlamasına bu kadar alınganlık göstermesi… 

Türkiye Futbol Federasyonuna bu vahim hatadan dönme ve kendisini düzeltme fırsatı vereceğiz, onlar kendilerini düzeltene kadar sebebi belli olmayan adaletsiz, ölçüsüz cezalar için yersiz savunmalar da yapacak değiliz.  Cezaya dair gerekçeli kararın ötesinde amatör küstahlığa dair mazeret bildirimi ve açıklama bekleyen Galatasaray Spor Kulübüdür.  Biz emeğe ve alın terine inanmaya, futbol topunun sahada tarttığı adaleti kovalamaya devam ederiz.  Hak yiyerek, adaletten saparak, hukuku eğip bükerek bize karşı pozisyon olanlar varsa, onlara da buradan duyurmuş olalım.

Menfi bir olayla da olsa, kararlılığımızı keskinleştirenlere, mücadele azmimizi güçlendirenlere teşekkür ediyoruz.  Sahada karşımıza çıkan rakiplerimize daima saygı duyduk ama saha dışında buna cesareti ya da yüzü olmayanları, biz mutlaka bulup çıkaracağız. İsim isim bildiklerimiz dışında yeni şahsiyetler varsa, kendileriyle de bir gün elbet tanışacak, tekrarlayan haksızlıkların camiamızda yarattığı infiali ve hayalini kurdukları hedefin gerçekçi olmadığını onlara da anlatacağız!”

Mayıs 2020

Galatasaray Spor Kulübü’nün 37. Başkanına

Galatasaray Spor Kulübü’nün 37. Başkanı seçilen Sayın Mustafa CENGİZ’i ve hepsi birbirinden kıymetli ekip arkadaşlarını tebrik ediyorum.  Dün törenle mazbatalarını aldılar, bugün devir teslim gerçekleşti.  Yaşadıkları haklı gurur, sevinç ve heyecanlarını yitirmeden çalışmalarını ve üretmelerini dilerim.

Bu vesileyle bazı tespit ve beklentileri, beraberinde kişisel önerileri paylaşarak “hayırlı olsun” demiş olalım.

Sayın Başkanım,

  • Size oy veren 1703 üyemiz dahil, şu an kimseye borçlu değilsiniz.  Ne seçim ekibinize, ne eski dostlarınıza, ne de başkasına.. Başarınız, nitelikli insanları bir araya getirme maharetiniz ve hep birlikte sahneye çıkma cesaretinizden kaynaklandı.

Size oy verenler bugünden itibaren Galatasaray’a liyakatla hizmet etmenizi bekliyor, oy veren veya vermeyen tüm Galatasaraylılardan destek talebinde bulunabilirsiniz, bu anlamda alacaklısınız çünkü artık kulüp başkanısınız.   Galatasaray’a hizmet borcunuzu öderken, destek ve katkı konusunda alacaklı listenizi alabildiğine geniş tutabilirsiniz.  İlk olarak, seçim yarışına girdiğiniz ekibin devam eden projeleri ve sezon ya da mali yıl sonuna dek sürdürecekleri çözüme dönük acil eylem planını sizinle paylaşmalarını talep edebilirsiniz, aklın yolu aynı istikamete çıkarsa bundan kulübümüz kazançlı çıkacaktır.

  • Yakın tarihin en güçlü yönetimisiniz. Sakın şaşırıp “Biz sadece dört aylığına geldik” demeyin zira kimsenin emanetçisi değilsiniz. Ne kimseye diyet borcunuz var ne de Galatasaray’ dair kirlenmiş bir ezberiniz. Mayıs’ta seçim sözü verdiniz, kimse sizi erken seçime zorlayamaz. Mart ayında mali genel kurul var, ibra oylaması sizin döneminizi kapsamıyor. Teşbihte hata olmazmış, savanada gezen aslanlar kadar hürsünüz, bunun keyfini çıkaracak vaktiniz yok ama bu özgürlüğü 10 sene sonra bile doğru olduğuna inandığınız adımları yarın tereddütsüz atmak için kullanmalısınız.  Kısa vadeli uygulamalarınız bile, en azından üç yıllık bir kurumsal stratejiye uygun ilk adımlar olarak anlaşıldığı takdirde yönetiminize duyulan güven artacaktır.

 

  • Kulüp üyeleri arasında yakınlaşma fırsatları yaratmalı, güven ortamını tesis etmelisiniz.  Milyonlarca Galatasaraylıya da güven aşılamak, ilham vermek, onları heyecanla sahip çıkacakları gerçekçi hedefler doğrultusunda mobilize etmek zorundasınız.  Örneğin devre arasında iki yıldız futbolcu almak gerçekçi bir hedef değildir ama yarattığınız sempati ve heyecan rüzgarıyla kısa erimli (quick win) gelir artırıcı projeleri hayata geçirebilirsiniz. Galatasaray Spor Kulübü’nün içinde bulunduğu zor durumdan çıkışı ancak dayanışma, katılım ve sinerjiyle mümkün görünmektedir. Bu kapsamda #YellowFriday sembolik ama çok doğru bir adımdır, dolapta yer bulabilirsem ben de alışveriş çılgınlığına kapılacağım.

  • Şu aralar herkes size birebir ulaşmak, meramını anlatmak isteyecektir. Bu çaba “tebrik & hayırlı olsun ziyareti” olarak takdim edilir. Sıradan bir insanın tüm ömrüne yetecek sevgi seline 4 günde maruz kaldınız, oturduğunuz koltuğun ne kadar büyük bir çekim merkezi olduğunu yeniden idrak ettiniz. Oysa Mayıs’ta yeniden seçim var, dört aylık süreniz başladı. Her gününüz değil her saatiniz kıymetli artık. Madem kronometre çalışıyor artık bu tebrik ziyaretleri son bulmalı ve önünüzdeki meselelere odaklanmalısınız.  Yönetim kurulunuz ve Sportif A.Ş’nin yeni yöneticileriyle ortaklaşa çalışacaksınız. Her yükü bizzat omuzlama şansınız olmadığına göre iş bölümü çok kritik.. Uçanı kaçanı kovalayarak beklenen yüksek performansı elde edemezsiniz, herkes enstrümanına hızla alışacak, siz de orkestrayı yöneteceksiniz.

  • Kulübün ve bağlı şirketlerin günlük iş yükünün çoğu profesyonellerimiz tarafından üstlenilmektedir. Doğruluktan ayrılmayan, ellerinden geleni yapan ama çeşitli nedenlerle demotive olmuş çalışanları yeni transfer gibi oyuna dahil etmek umulmadık iyi sonuçlar verecektir.  Öte yandan süregelen vazife ihmalleri nedeniyle Galatasaray’ı zarara uğratmış, geçmiş çalışma döneminin hesabını veremeyen, profesyonelliğin epey dışına çıkarak kulüp içi siyasi dengelerde taraf olmuş kişiler varsa, onlarla da yolların ayrılmasında aynı şekilde fayda vardır.

 

  • Birinci elden tespit ve gözleme, veriye, analize, mukayeseye dayanan rasyonel eleştirileri mutlaka ciddiye alarak değerlendiriniz, eleştiri sahiplerinden teşekkürü lütfen esirgemeyiniz.   Dedikodu, husumet, kirli ezber ve gevezelik türünden tüm lakırdıları yok sayınız, bu tip faydasız cümleleri duymayınız ve dikkate almayınız.

 

  • Basınla gayet mesafeli olmanız yararlı olacaktır hatta seçim döneminde sizden esirgenen mali detaylara tam olarak hakim, içerideki ince dengelere aşina olana kadar (mesela bir ay) basın temasından uzak durmanız tavsiye olunur.  Medyada kimsenin iyi niyetine, iltifatına ya da sözüne güvenmeyiniz.   Bilhassa bazı isimlere 50 metre yakınınıza sokulamayacakları şekilde muamele etmeniz gerekebilir. Yılların kanayan yarası olan, yönetim kurulu toplantılarında konuşulanların gazetecilere ışık hızıyla iletilmesi ayıbını çözerek işe başlasanız fevkalade olur.   Samimi ve tutarlı olunduğunda, kişisel rating değil kurumsal itibar ön planda tutulduğunda, iletişim kazalarının çok azalacağını göreceksiniz.  Yine de stres ve baskı altındayken irticalen konuşmak, tuzak kokan sorulara verilen hızlı cevaplar kulübümüz hakkındaki algıyı zedeleyebilir. Kişisel iletişiminiz için profesyonel destek veya danışmanlık almanız da seçeneklerden biridir.

  •        Vaktiniz dar, işiniz çok, gündem yoğun.. Peki ne yapmak lazım? Kolay ulaşılabilir değil zaman zaman görünmez olmanız gerekir. Örneğin cep telefonunuzu sık sık uçak moduna almalı, siz kullanmak istediğinizde şebeke erişimine açmalısınız.  Size ulaşmak isteyenler 0212… … telefon numarasından asistanınıza ulaşır. O acil ve önemli olan telefonları aktarır, diğerlerini bilgi notu olarak size iletir.  Görev dağılımına göre protokol konularında II.Başkan, spesifik konularda başkan yardımcıları ve genel sekreter üzerinizdeki bu yükü almak için en doğru isimler olacaktır.  Kurullarda görev alan tüm üyelerin (43 kişi) ve Sportif A.Ş. yönetim kurulu üyelerinin bilhassa sosyal medya paylaşımlarında çok dikkatli olması, yanlış anlaşılabilecek etkileşimlere taraf olmaması, mümkünse Galatasaray’a dair herhangi bir paylaşımda bulunmaması değerlendirilebilir.  Bu tarz iletişim kazalarından “dedikodu” türetmeye çalışanlara fırsat verilmemelidir.

  •        Sporu yöneten kurumlar, siyasi otorite ve diğer kulüplerle ilişkilerin nasıl şekilleneceğine dair bir strateji oluşturulmak zorunda aksi takdirde bu hassas konulardaki her türlü yalpalama milyonlarca Galatasaraylının kulüple arasına duygusal mesafe koymaktadır.  Sürdürülebilir başarının olmazsa olmazı da, temiz ve adil rekabet ortamıdır.

 

  • Futbolda 21. Şampiyonluk, akabinde elde edilecek ek gelirler ve Şampiyonlar Ligi bileti mali anlamda kulübümüze hamle şansı verecektir.  Burada anahtar kişi Florya’nın tek patronu Fatih Terim olup, ona arzuladığı çalışma koşullarını sunabilirsek kupaya yaklaşırız. Şampiyonluk yalnız sportif değil aynı zamanda finansal bir hedeftir, orta vadede ana faaliyetinden finansal kar elde edebilen bir marka haline gelebilmek mecburiyetindeyiz.  Amatör branşların da kambur ya da külfet değil, reorganize edildikleri ve dirayetli biçimde yönetildikleri takdirde bir spor kulübünün temel taşları olduğunu yeniden hatırlatın bizlere.  Konjonktürel zaruretler bazı branşlarda yarışmacı takım kimliğinden bizi uzaklaştırsa da, nitelikli sporcu / iyi insan yetiştirme misyonundan vazgeçmeyelim.

Sayın Başkanım,

Uzun, dikenli, taşlı bir yola nereye varacağını pek de düşünmeden çıktınız.  İşi kolay kılmak, ufak pürüzleri aşmak veya çorbaya bir tutam tuz için desteğe ihtiyacınız olursa önümüzdeki dört ay biz hep buradayız.  Dört ay sonra yeniden aday olmak ya da olmamak sizin takdirinizdir ama her Galatasaraylı ömrü vefa ederse 30 yıl sonra bile “Mustafa Cengiz çok esaslı başkandı, makamına ne de yakışırdı” diyebilmek ister.

Size ve ekip arkadaşlarınıza sonsuz başarılar diliyorum.

Yolunuz açık olsun, ayağınız taşa değmesin, Allah mahçup etmesin.