İki yanılgı ve bir tehlike

Türkiye’de “futboldan hiç anlamam” diyen küçük ve samimi bir azınlığı kenarda tutarsak, tek aktivitesi televizyondan yansıyan yeşil çime bakmak olanlar bile futboldan anlar hatta büyük çoğunluk bu işin uzmanlığına da yelken açmıştır.
Bu yazımızda iki beylik cümleden, iki sabit fikirden, iki ezberden doğan iki yanılgıyı farklı örneklerle ele alacağız.
Money ball
YANILGI 1
Futbolda çok para var
Endüstriyel bir temaşaya dönüşen profesyonel futbolda büyük para döndüğü doğru ama Türkiye’de özenilen Premier League ya da BundesLiga’nın sadece sahne önü dikkate alınıyor.
Emek, planlama, strateji ve kuralların hakimiyeti es geçiliyor.  Taraftarın sadakati, seyir kültürü, futbol geleneği, ülkelerin ekonomik gücü, kişi başına düşen gelir ve satınalma davranışı, global marka değerinin getirisi kendiliğinden yazılmış başarı hikayesi gibi okunuyor.
Bizim Süper Lig’in ilk yarısında 18 takımın maçlarını toplam 1 milyon 182 bin seyirci izlemiş, 19 milyon TL ciro gerçekleşmiş.   Ciroya kombine gelirleri dahil değil.
Düğün Dernek 2 isimli sinema filmi insanları güldürmek için yola çıkmış, sadece 3 haftada 4,7 milyon kişi tarafından izlenmiş, 54 milyon TL ciro yapmış.
Sinema futboldan daha mı popüler yoksa sinema salonları stadyumlardan daha mı konforlu ?
Yorum sizlerin..
Money Premier League
YANILGI 2
Futbolda para yoksa başarı da olmaz, zaferler satın alınmalıdır
Eğer başarının tek kriteri devasa bütçeler ve pahalı transferler olsaydı, tüm ülkelerde lig sıralamaları bütçeye göre yapılırdı.  Topun yuvarlak oluşu, takım kimyası, teknik adam becerisi, anlık performanslar, taraftar desteği tamamen önemsiz kabul edilmeliydi.
Misal, 2000 yılında UEFA Kupası’nı Arsenal FC kazanmalıydı, finaldeki rakibi de Leeds United olmalıydı!
Paraya para demeyen Manchester City iki gün önce, Premier League lideri Leicester City’e kendi evinde 1-3 yenildi.
25 lig haftası sonunda 53 puanlı lider Leicester City, dördüncü sıradaki Manchester City’nin 6 puan önünde şu an.
Bu yaz Manchester City Liverpool’dan Raheem Sterling’i 49 milyon pound’a transfer etti, “paraya para dememek” derken şakası yok yani.
Deplasmanda kazanan lider takımın ilk 11’ine Leicester City kulübünün ödediği toplam bonservis 22,25 milyon pound imiş.  Pound bize yabancı, Euro’ya çevirelim, yaklaşık 29 milyon Euro
Şimdi de bu meblağı sarı-kırmızı bonservislere dönüştürelim.
Amrabat + Bruma + Chedjou = Leicester City Starting 11
Yorum yine sizlerin..
İKİ YANILGIYLA İLGİSİZ TEHLİKE NEDİR ?
Galatasaray Sportif A.Ş. başkalarının kontrolüne geçebilir
Sayın Dursun Özbek yıllardır dikkat çektiğimiz Financial Fair-Play tehlikesinin gerçekliğini en yakından hisseden kişi olarak frene basıp arabayı şeridinde tutmaya çalışıyor.
Gelinen nokta, onun ve yönetiminin günahı değil.  Onlar kucaklarında bu bombayı bulacaklarını biliyorlardı, belki fitilinin bu kadar kısa olduğunu hesaplamamışlardı.
Yalnız, sayın başkan sürekli olarak zararı 10 milyon Euro’da tutma hedefinden bahsediyor.  UEFA açısından bakarsanız bu iyiye gidiştir, hafifletici sebeptir ancak bir de halka açık anonim şirket olmamız gerçeği var.
SPK kanunun 28 maddesinin II.fıkrası diyor ki:
“…mevzuata uygun olarak hazırlanmış finansal tablolarına göre üst üste beş yıl dönem zararı eden halka açık ortaklıklarda, oy hakkına ve yönetim kurulunda temsil edilmeye ilişkin imtiyazlar Kurul kararı ile kalkar
İki sene daha 10 milyon Euro zarar edilirse UEFA Galatasaray’a “aferin” derken, SPK “game over” diyebilir.
UEFA nezdinde “break even deficit” olarak tariflenen zarar sınırlamasını, ülke içinde faaliyet karı ya da bütçe fazlasına dönüştürmek zorunda Galatasaray ve bunu muhtemelen UEFA müsabakalarından men edilmiş haliyle başarmak zorunda.
Mission Impossible” serisini izlemiş miydiniz ??
Serinin son filmi yakında, Galatasaray’da !
Mission impossible

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir